Bumerang
"Öldürmeliyim,” diye kendi kendine mırıldandı Kaya. "Öldürmeliyim, mutlaka öldüreceğim onu. Başka çare yok... Öldüreceğim.” Yazları otel işletmeciliği yapan Kaya, kışları ailesiyle beraber tekneye binip Gökova’da yaşar, hayatını denizle, balıkla, doğayla iç içe geçirir. Can dostu kabul ettiği Yüksel de her fırsatını bulduğunda İstanbul’dan kalkıp soluğu Kaya’nın yanında alır; iki dost yan yana gelince dünya adeta güzelleşiverir, balık bile daha bereketli olur.
Ne var ki insandır bu. Çiğ süt emmiştir...
Yüksel’in işlediği utanç verici suçtan sonra ipler hızla kopar ve Kaya, can dostunu öldürme planı yapmaya başlar. Zıpkınını alır, tıpkı balığa çıkmış gibi Yüksel’in peşine düşer ve onu avlamaya çalışır. Deniz mi daha vahşi yoksa kara mı; her şey birbirine girer.
Yaman Koray’ın ilk kez yayınlanan bu romanında Marmaris, Gökova, İstanbul üçgeninde geçen gerilim dolu bir çatışma çıkar karşımıza: Dostluk nedir, aile nedir, peki ya onur nedir onur?
Bumerang sahibine geri dönüyor ve bazen bir yanlışın bütün doğruları yok ettiğini bize bir kez daha hatırlatıyor.