Ve Balık Onu Yuttu
Yunus Turabi anne babasını yıllar önce beklenmedik bir şekilde kaybetmiş, Tahran'da yalnız yaşayan sıradan bir belediye otobüsü sürücüsüdür. Bağlı olduğu sendika greve gitmiş ve eylem kanlı bir şekilde bastırılmış olsa da o hep apolitik kalmıştır. Ancak herkesin bir tahammül sınırı vardır ve Yunus için bu sınır aşılmıştır.
Siyasi mahkûmların tutulduğu meşhur Evin Cezaevi'ne gözleri bağlı ve elleri kelepçeli halde götürüldüğünde, tuhaf bir düzenin hüküm sürdüğü bu kasvetli dünyada kaderi sorgu memuru Hacı Said'inkine dolanacaktır. İkili, rahatsız edici ve karşılıklı bağımlı psikolojik bir kedi fare oyununun içine sürüklenir; her birinin kendilerine düşen rolleri oynadıkları bu oyunun büyük bedelleri olacaktır. Yunus Turabi bu süreçte akıl sağlığını zorlayan tecrit cezaları ve sorgulama döngülerine katlanmak zorunda kalır. Aralarında geçen şaşırtıcı derecede samimi söyleşilerde, Yunus'un hayatı -daha özgür bir İran'daki çocukluk anılarından hayattaki tek dostuna yönelik ihanetine kadar- gözler önüne serilir. Yunus, akıl sağlığını korumaya ve Said'in inkârı giderek zorlaşan suçlamalarını savmaya çalışırken, sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacaktır: Ya mücadeleye devam edecek ya da İran'daki iktidarın yalanlar sistemine boyun eğecektir.